Dil ve Konuşma Bozukluğu

  1. Gecikmiş dil-konuşma
    • Alıcı dilde gecikme
    • İfade edici dilde gecikme
  2. Akıcı konuşma bozuklukları
    • Erken çocukluk dönemi kekemelik
    • Okul çağı kekemeliği
    • Kronik kekemelik
    • Edinilmiş kekemelik (Kaza, travma veya beyin hasarı sonrası)
    • Hızlı-bozuk konuşma (takifemi / cluttering)
  3. Konuşma sesi bozuklukları
    • Fonolojik bozukluk
    • Artikülasyon bozuklukları
    • Konuşmada anlaşılırlık sorunları
  4. Beyin hasarına bağlı dil ve konuşma bozuklukları
    • Afazi
  5. Ses bozuklukları
  6. Gelişim geriliğine veya bozukluğuna bağlı dil ve konuşma bozuklukları
    • Yaygın gelişimsel gerilik veya sadece dil-konuşma gelişiminde gerilik olduğu durumlarda gereken destek.
    • Otizm, Down Sendromu ve diğer genetik anomaliler, Zihinsel Engel gibi durumlarda dil ve konuşmanın desteklenmesi.
  7. Motor konuşma bozuklukları
    • Dizartri: Genetik anomali (Serebral Palsi gibi) veya sonradan edinilmiş (kaza, travma veya beyin hasarı sonucunda) durumların hepsinde konuşma üretimiyle ilgili sorunların desteklenmesi.
    • Apraksi
  8. Yarık dudak-damağa bağlı dil ve konuşma bozuklukları
  9. Yaygın gelişimsel bozukluğa (otizm spektrum bozuklukları) bağlı dil ve konuşma bozuklukları
  10. İşitme engeline bağlı dil ve konuşma bozuklukları

DİL BOZUKLUKLARI

Gecikmiş Dil ve Konuşma

Çocuğun yaşıtlarına oranla kelime dağarcığı az ve konuşma aracılığıyla çevresi ile iletişim kurma becerisinin daha geri kalmış olmasıdır. Gecikmiş dil ve konuşma sorununa işitme engeli, zekâ geriliği, yaygın gelişimsel bozukluklar (otizm, asperger sendromu vb), dudak-damak yarıklığı, Cerebral Palsy (CP), öğrenme güçlüğü, disleksi, olumsuz çevre koşulları, anne-baba ya da çocuğa bakım veren kişilerin yanlış tutumları, sebebi belirlenemeyen durumlar gibi çok çeşitli durumlar neden olabilir.

Yanlış bilinenler:

  • Problemi kendi başına aşacaktır,
  • Değerlendirilmek için daha yaşı çok küçük,
  • Zaten konuşmuyor nasıl değerlendirilecek?

Çocuk kendisini sözel olarak ifade etmiyor olabilir fakat sözel dili anlaması ve konuşma öncesi sözel olmayan iletişim becerileri değerlendirilebilir. Bu sayede aileye çocuğun ifade etme becerilerini arttırması için uzman tarafından öneriler verilebilir.

  • Okul başlayana kadar bekleyip görün,

Bu konuda araştırmalar gayet açık ve nettir: çocuk ne kadar erken eğitime başlarsa ilerlemesi o kadar hızlı olur. Bu yalnızca dil ve konuşma için değil tüm gelişim alanları için geçerlidir.

Özgül Dil Bozukluğu

İşitme kaybı, zekâ geriliği, nörolojik, motor ya da sosyal gelişim geriliği gibi belirgin herhangi bir problemin olmadığı durumlarda görülen bir tür dil bozukluğudur. Özgül dil bozukluğu gösteren çocuklar okul çağında öğrenme güçlüğü tanısı almaktadırlar. Okul çağında özgül dil bozukluğu tanısı alan çocukların genel özellikleri:

  • Ses-harf ilişkisinin zayıf/bozuk olması
  • Beyindeki dil ve görsel algı alanlarında daha az aktivasyon olması
  • Algılama sorunları: dikkat eksikliği, dil, hafıza ve düşünme organizasyonu bozuklukları
  • Doğru heceleme yapamama
  • Yazıları kopyalarken bile, b-d-p gibi harfleri ters yazarlar.
  • Sözel sorun çözmede güçlükler
  • Öğrendiğini genellemede güçlükler
  • Öğrenme stratejilerini uygulayamama
  • Zayıf motivasyon ve benlik kavramının düşüklüğü

Afazi

Afazi çoğunlukla yetişkinleri etkileyen ve dil hasarı ya da kaybı ile sonuçlanan bir bozukluktur. Çoğunlukla inme (stroke) gibi beyin-damar hastalıklarından kaynaklanan, bu yüzden de sıkça karşılaşılan afazi, sol beyin yarı küresinin farklı bölgelerinin ve bu bölgeler arasındaki bağlantı noktalarının hasar görmesi sonucu gerçekleşir. Afazisi olan kişiler, onlara söyleneni anlamada ve kendi düşüncelerini ifade etmede güçlük çekerler. Ayrıca, okuma, yazma, jest ve sayıları kullanma becerilerinde azalma gözlenir. Konuşmaları kısa söz öbekleri ya da basit kelimeler ile kısıtlı olabilir. Bazen sesler ve kelimeler değişir, çoğunlukla nesne ve eylemleri isimlendirmede problem yaşarlar.

KONUŞMA BOZUKLUKLARI

Sesletim ( Artikülasyon ) ve Ses-Bilgisel ( Fonolojik ) Bozukluklar

Konuşma düzeneği gırtlak, yutak, yumuşak damak, dil, dişler, dudaklar ile birlikte ağız ve geniz boşluklarından oluşmaktadır. Bu organlar çeşitli pozisyonlara girerek artikülasyonu oluşturmada görev alırlar. Sesin gırtlak üstü düzenekte yer alan organlar yardımıyla konuşma sesleri olarak şekillendirilip üretilmesidir. Konuşma sesi bozuklukları Sesletim (Artikülasyon) ve Ses bilgisel (Fonolojik) bozukluklar olarak incelenir.

Artikülasyon bozuklukları, konuşma organlarının yapı ve hareketlerinin kısıtlanmasıyla dildeki seslerin üretiminin doğruluğunun ve hızının etkilenmesi nedeni ile oluşur. Artikülasyon bozukluğu yanlış öğrenmelerden kaynaklandığı gibi dudak damak yarığı, down sendromu, işitme engeli, nörolojik bozukluk gibi bazı anatomik-fizyolojik problemlerden de kaynaklanabilir.

Ses bilgisel (Fonolojik) bozukluklar, dilin sesbilgisini edinme güçlülüğü olarak tanımlanmaktadır. Ses bilgisel sorunlu çocukların konuşma dili örüntülerini betimleme, değerlendirme ve sağaltım süresinde değerlendirme, anadilin sesbilgisi sistemi ve normal gelişim gösteren çocukların edinim stratejileri ile kıyaslanarak yapılmaktadır. Bu kıyaslama sırasında normal ses bilgisel gelişim aşamalarından yararlanılır ve ses bilgisel sorunların özellikleri tanımlanır. Normal çocuk dili araştırmalarının, dil ve konuşma sorunlu çocuklardaki sorunların kaynağı ve niteliğine ilişkin bilgilerin açıklığa kavuşturulması, önleme, tanılama ve eğitim programlarının hazırlanmasına katkıda bulunmaktadır.

Terapiye Ne Zaman Başlanmalıdır?

Tüm sesler aynı anda değil belirli bir sırayla öğrenilmektedir. 2-3 yaşına gelmiş bir çocuk b,d,m,p gibi sesleri öğrenirken l,r,s,z gibi sesleri öğrenmesi daha geç yaşlarda olabilmektedir. Çocuğunuz 3-4 yaşına gelmiş ancak sesleri telaffuz etmede problem yaşıyorsa bir Dil ve Konuşma Bozuklukları Uzmanına başvurulmalıdır.

Akıcı Konuşma Bozuklukları

Ses hece ve sözcüklerin üretiminde normalden farklı bir desenin gözlenmesidir ve en yaygın akıcılık bozukluğu kekemeliktir. Konuşma sırasında ortaya çıkan duraklamalar/bloklar, hece tekrarları, ses uzatmaları ve çoğu kez bunlara eşlik eden beden hareketleriyle konuşmanın akıcılığı ve ritminin kesintiye uğraması kekemelik olarak adlandırılmaktadır. Kekemeliğin şiddeti ve miktarı zamana ve ortama göre değişiklik gösterebilir.

Kekemelik genellikle 2-5 yaşlar arasında başlamaktadır, yapılan çalışmalar toplam nüfusun yaklaşık %1’inde kekemelik görüldüğünü ortaya koymaktadır ve erkek çocuklarda kızlara oranla (1/4) daha sık gözlenmektedir. Ailede kekemelik öyküsünün bulunması, takılmaların 3.5 yaşından sonra başlaması ve 6-12 aydan daha uzun süre devam etmesi, konuşma sesleri üretimi hataları yapan, konuşma anlaşılırlığı düşük olan ve yönerge almada güçlük yaşayan çocuklar kekemelik açısından risk altında kabul edilebilirler.

Kekemeliğin nedenlerine ilişkin birçok görüş bulunmaktadır. Ancak kekemeliğin nedenleri hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Bu konudaki değişik görüşlerinin her birinin doğruluk payı bulunsa da bu görüşler henüz tam bir uzlaşma yaratacak zemine oturmamıştır.   Psikolojik nedenler; kekemelik ortaya çıkma nedeni psikolojik değildir, ancak kekemelik ortaya çıktıktan sonra kekemeliğin artmasında psikolojik faktörler etkili olmaktadır. Fizyolojik nedenler; kekemeliğin bir hava akışı sorunu olduğunun altını çizer. Nöro-linguistik nedenler; kekemeliğin nedeninin düşüncenin dilden hızlı gittiği için konuşma mekanizmasının sınırlı kaldığını takılmaların ortaya çıktığını ifade eder. Nöro-fizyolojik nedenler; yapılan araştırmalar kekeme olanların konuşma esnasındaki beyin faaliyetlerinin kekeme olmayanlardan farklı olduğunu ortaya koymaktadır.

Konuşma Terapisine Nasıl Yardım Edilir?

Dil veya konuşma bozukluğu olan her yaştaki insan bu konuda uzman eğitimini almış bir dil ve konuşma terapistinden özel bir eğitim alabilir. Bu özel eğitim “konuşma terapisi” olarak bilinir. Kekemelik için yapılan konuşma terapisi, tipik olarak, ortamda kekemeliği olan birey ve konuşma terapistinin bireysel bir terapidir. Bazı durumlarda aile üyeleri de sağaltım seanslarına katılabilir, özellikle de kekemeliği olan kişi bir çocuk ise. Konuşma terapisi ayrıca, birden fazla kekeme bireyin bulunduğu; örneğin 2 ila 6 katılımcı olabilir- bir grup ortamında da gerçekleşebilir. Konuşma terapisinin amaçları oldukça çeşitlidir. Bunlar, her zaman kekemeliğin ortaya çıkamayacağı bir şekilde konuşmayı öğretmek (akıcılık şekillendirmesi); kekelemenin kolay bir şeklini öğretmek (kekemeliğin değiştirilmesi); kekeleyen bireye kekemeliğini kabul etmesini veya kekelemekten kaçınmamasını öğretmek (duyarsızlaştırma ve kaçınmama) ve diğer teknikler şeklinde sıralanmaktadır.

İşitme Engeline Bağlı Dil ve Konuşma Bozuklukları

İşitme engelli çocuklarda dil gelişimi normal işiten çocuklarda olduğu gibi aynı sırayı izlemektedir. Ancak işitme engelliler özel eğitim programları sonucu bunu başarabilmektedirler.

İşitme engelinin dil ve konuşma bozukluğu ortaya çıkarması üç faktöre bağlıdır. Bu faktörler işitme engelinin meydana geldiği yaş, işitme engelinin derecesi ve işitme engelinin tipidir. Genel olarak işitme engeli konuşmayı geciktirmekte, artikülasyon ve ses bozuklukları meydana getirmektedir. Ancak işitme kaybı konuşma kazanıldıktan sonraki bir devrede meydana gelir ve hafif olursa dil ve konuşma hemen hemen hiç etkilenmemekte çok hafif ses ve artikülasyon bozuklukları görülebilmektedir. Konuşma öğrenilmeden meydana gelen orta ve ileri derecedeki bir işitme engeli ise önemli ölçüde dil ve konuşma bozukluklarına neden olmakta, özellikle ileri düzeyde ses ve artikülasyon bozuklukları ile dilin içeriği, yapısı, anlamı ve kullanımı ile ilgili ciddi problemlere neden olmaktadır. Kısacası, işitme kaybının meydana geldiği yaş ve derecesi dilin kazanımı ve konuşma gelişiminde etkili olmaktadır.

Artikülasyon hataları işitme engelinin türü ve çeşidine göre anlaşılırlık üzerine değişiklik gösterebilir. İşitme engellilerin ünsüz üretiminde çoğunlukla atlama ve yer değiştirme işlemleri görülmektedir. Sözcüklerde ilk ve son ünsüzlerin atlanması oldukça yaygındır. Bu iki durum arasında bir kıyaslama yapıldığında özellikle son ünsüzün yok edilmesinin çok daha yaygın olduğu söylenebilir. İşitme engellilerin ünsüz üretiminde ötümlüler ötümsüz eşleriyle, durak sesleri sürtünmeli ve akıcılarla, nazal sesler de oral seslerle yer değiştirmektedir. Ağır işitme kayıplı çocuklarda yapılan araştırmalarda en çok hata yapılan seslerin ( t,d,s,z,ş,j,ç,c) gibi dil gövdesiyle üretilen sesler olduğu ortay çıkmıştır.

Güvenli Çevre
Kişiselleştirilmiş Eğitim
Deneyimli Eğitmenler
Mutlu Çocuklar