Genel anlamda hippoterapi insanlarda engelli bireylerin at binmesi olarak anlaşılmaktadır. Ancak hippoterapi sistematik bir şekilde ilerlenmesi gereken bir destek terapi biçimidir. Geniş bir çeşitlilik gösteren engel tiplerine göre bünyesinde değişik uygulamalar barındıran hippoterapi gün geçtikçe önemini arttırmakta ve yaygınlaşmaktadır.
Atlı terapilerde, terapilerin programlamasından terapistler sorumludur. Engel durumlarının farklarına göre bireye özel hazırlanan terapi programlarının seans süreleri de bireylere göre farklılık göstermektedir. Genel olarak ortalama yirmi ile otuz dakika süren terapi seansları planlanır. Bu planlamada beklenen kazanımlar ve zamanları önceden belirlenir. Terapi öncesinde alınan ölçümler kayıt altına alınarak terapinin kazanımları tespit edilir. Terapi programının ortasında ara ölçümler alınarak terapilerde beklenilen kazanımların elde edilip edilmediği tespit edilir. Başarısız olan terapi programları sonlandırılır ve yeni programlar oluşturulur.
Hippoterapide öncelikli olarak engellilerin atları tanımasına ve atlarla iletişim kurup korkularını yenmelerine imkân sağlanmalıdır. Bu sebeple aceleci ve ısrarcı tavır sergilenmemeli ve sabırlı bir tutum sergilenmelidir.
Hippoterapi seanslarında öncelikli olarak terapinin nasıl yapılacağı planlanmalıdır. Yerde terapi uygulamaları, terapötik binicilik, terapötik sürücülük ve terapötik voltij gibi atlı aktivitelerden hangisisin tercih edileceği belirlenmelidir. Tercihler, engelli bireylerin engel durumları, kiloları, nöbet geçirme sıklıkları, taktil hassasiyetleri, komut algılama durumları ve tehlike oluşturabilecek durumları göz önünde tutularak yapılır.
Hippoterapi halk arasında sadece atlara binilerek yapılan bir terapi şekli olarak anlaşılmaktadır. Ancak hippoterapi sadece ata binmek değil, sevmek, beslemek bakımını yapmak ve onunla vakit geçirmelerinde içinde bulunduğu geniş bir terapi biçimidir.
Terapilerin en başında engelli bireylerin atlarla tanıştırılması gerekmektedir. İlk başta atların tavlasına ziyaretler gerçekleştirilerek, atlar hakkında bir takım bilgiler verilir. Bu ziyaretlerde atların bakımı, beslenmesi ve barındırılması hakkında küçük küçük bilgiler verilerek engelli bireyin atlara karşı ilgi duyması ve bireyde merak hissi uyandırılması amaçlanır.
İletişimin arttırılması amacıyla, ata boksundayken havuç, elma ve şeker gibi küçük ödüller verilerek atın da dikkatinin ziyaretçilere odaklanması sağlanır. Engelli bireylerin istekli olanlarının da bu ödüllerden atlara vermesine izin verilir. Kontrol altında ve dikkatli bir biçimde ata ödül veren engelli arkadaşlarını gören diğer engellilerde heveslenir ve kendileri de ödül vermek isterler. Bu gibi aktivitelerle engellilerin atlarla iletişim kurmasının ilk adımları atılmış olunur.
Sonraki basamakta engelli bireylerin, yardımcı personeller eşliğinde atlara dokunmalarına onları sevmelerine olanak sağlanır. Boksundan güvenli bir yere alınan at kontrol altında engellilerin dokunması ve sevmesi için tutulur. Bazı engellilerde taktil hassasiyeti olduğu unutulmamalıdır. Dokunmak istemeyenlerin üzerine baskı kurmamalı ve ısrarcı tavırlar sergilenmemelidir.
Terapötik binicilik seansları genellikle engelliler için en keyifli terapi seanslarıdır. At binmek onlara zevkli ve eğlenceli gelir. Terapinin başlarında atların isimleri ve özelliklerinin tanıtılması amaçlanır.
Bu sebeple seans içerisinde sık sık yan yürütücüler engelli bireye atı tanıtarak engelli bireyin ata olan ilgisini ve dikkatini arttırırlar. Duyusal kazanımlarında azımsanmayacak kadar çok olduğu terapötik biniş seanslarında fiziksel kazanımlar daha çok ön plana çıkmaktadır. Birkaç seans sonrasında duruş ve yürüyüşlerinde gözlemlenen farklar hem engelli bireylerde hem de ebeveynlerinde hippoterapinin engelli bireyler için ne kadar önemli olduğunun anlaşılmasını sağlar
Seans süreleri yarım saatten fazla olmamalıdır. Hem engellinin sıkılmaması hem de atın sıkılmaması adına bu süre aşılmamalıdır.
Engelli bireyin ata bindirilmeden bir araba yardımıyla veya kendi arabasının ata modifiye edilmesiyle engelli sürüş yapar. Eyer üzerinde duramayan, yükseklik korkusundan dolayı ata binemeyen, alerjisi olduğu için ata dokunamayan ve bu sebeple binemeyen, at binmek için fazla kilolu olan ve denge sorunu yaşayan engelli bireylerde tercih edilir.
Denge esasına dayana terapötik voltijde at sırtında jimnastik hareketlerinin yapıldığı bir terapi şeklidir. Bu terapi şeklinde engellinin beden gücü, esnekliği arttırılarak denge ile koordinasyon problemlerinin aşılması amaçlanır. Bu terapiler genelde grup seansları halinde yapılır.
Bu tür terapi türünde ise, bağımsız olarak ata bindirilemeyen engel durumlarına sahip engelliler için tercih edilen hippoterapi çeşididir. Atın üzerine yerleştirilen özel aparatlarla engellilerin atların ritmik hareketlerini ve vücut sıcaklıklarını hissetmeleri sağlanır.